KULLANDIÄžIM YÖNTEMLER
Duyguya odaklanmak, duygusal olmak demek değildir. Duyguların, duygusallıkla ilintisi yoktur.
Duygu, bedenimizde hareket eden enerjidir. Biyolojik sinyallerimiz... Kalp atış hızımız, terli avuç içlerimiz, kaslarımızdaki gerilim veya biyolojik olarak orada her ne oluyorsa, hepsi... Yani enerji kalıpları...
Hareket halindeki enerjiler...
​
İngilizce'de duygu, “EMotion” demek; E= Enerji, Motion = Hareket. Hareket eden enerji...
Hepimizin duyguları var. Her günün her saniyesi. Onları hissedebilmekse tamamen farklı bir konu. Duyguyu hissetmek, o enerjinin zihnimizde olan farkındalığı demek...
Yani enerji her zaman orada, ama biz onu bazen hissetmeyiz. Ya da hissetmek istemeyiz. Ve bu olduÄŸunda, yani aslında duygumuzu hissetmediÄŸimizde kendimizi ve ihtiyaçlarımızı anlamayı öÄŸrenememiÅŸ oluruz. Böyle olunca da hayatımızı ve nasıl hissettiÄŸimizi hep baÅŸkalarına baÄŸlarız. "Beni sinirlendirdin! Beni mutsuz ettin! Bunu bana sen yaptın!" ve kendi mutsuzluÄŸumuzun nedeninin baÅŸkaları olduÄŸuna inanarak; hep onları iÅŸaret ederek yaÅŸarız.
​
Oysa ki, bize hiç kimse, hiçbir ÅŸey yapmaz!
​
Evet, yanlış veya kötü muamele vardır. Ancak durumlar karşısında nasıl hissettiÄŸimiz kendi içimizde oluÅŸan o enerji nedeniyledir. Duygularımız bize aittir.
​
Öyleyse soru ÅŸu: Duygular hareket eden enerjilerse ve benden çıkıyorlarsa, nereden geliyorlar? Nasıl oluÅŸuyorlar? Beynimde duygu devreleri mi var? Veya duygular için bir açma kapama düÄŸmesi? Biri gelip bana duygu enjekte etmediÄŸine göre, ben neden kendime bu zorlayıcı duyguları hissettiriyorum?
​
Şimdi aşağıdaki resme bir bakın:
​
​
​
​
​
​
​
​
Åžu an beyniniz resimdeki siyah-beyaz lekelerden bir anlam çıkarmaya çalışıyor. Nöronlarınız ateÅŸlendi ve tüm geçmiÅŸ deneyimleriniz beyniniz tarafından taranıyor. Aynı anda binlerce tahmin... Ve beyninizin cevaplamaya çalıştığı soru ÅŸu: "Bu, en çok neye benziyor?"
​
EÄŸer beyniniz hala iyi bir cevap bulmakta zorlanıyor ve hala siyah-beyaz lekeler görüyorsanız, o zaman "deneyimsel körlük" yaşıyorsunuz demektir. Hadi gelin bu körlüÄŸe bir son verelim:
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
​
Ve, şimdi şu siyah-beyaz lekelere bir kez daha bakın:
​
​
​
​
​
​
​
​
Muhtemelen bu siyah-beyaz lekelerde ÅŸu an bir yılan görüyorsunuz. Çünkü beyniniz "bir kez daha" geçmiÅŸ deneyimlerinizi inceledi ancak bu kez orada yeni bir bilgi var. Az önceki fotoÄŸraftan gelen bilgi. Ve gerçekten muhteÅŸem olansa ÅŸu: Birkaç dakika önce edindiÄŸiniz bir bilgi, ÅŸu anda bu lekeleri nasıl deneyimlediÄŸinizi deÄŸiÅŸtirip dönüÅŸtürdü. Beyniniz yılan olmayan bir yerde artık bir yılan imajı oluÅŸturdu.
Bir baÅŸka deyiÅŸle beyniniz, geçmiÅŸ bilginizle aslında bir “tahminde” bulundu. Artık sinirbilimciler, nöropsikologlar yapılan onlarca araÅŸtırma ÅŸunu söylüyor: Beynimizin temel çalışma ÅŸekli tahminlere dayalı.
​
Öyleyse, duygular da aslında sadece “tahminler”.
Ve siz, aslında dünyaya tepki vermiyorsunuz. GeçmiÅŸ deneyimlerinizi kullanarak, ÅŸu anki deneyiminizi inÅŸa ediyorsunuz.
​
Terapi odasında kullandığım yöntemler de, Prof. Dr. Lisa Feldman Barrett'ın yukarıda bahsettiÄŸim İnÅŸa EdilmiÅŸ Duygu Teorisi (Theory of Constructed Emotion) ile oldukça paralel:
GeçmiÅŸ deneyimlerimiz ve o deneyimlerin yarattığı duyguları dönüÅŸtürerek, bugün hissettiÄŸimiz duyguları dönüÅŸtürmek...
​
​
EFT (Emotional Freedom Technique) ve NLP (Neuro-Linguistic Programming), akupunktur ve nörolojik dilbilim gibi teknikleri birleÅŸtirerek kiÅŸinin zihinsel ve duygusal saÄŸlığına yönelik rahatsızlık veren anıların iÅŸlenmesinde kullanılıyor. KiÅŸiden, önce kendisine rahatsızlık veren belirli bir anının yeniden hatırlaması isteniyor. Ardından parmak uçlarıyla vücudun belirli bir noktasına hafifçe vurulması (tapping) yöntemi ile birlikte terapistin söylediÄŸi cümleler tekrarlanıyor. Böylece, zorlayıcı anılar artık o kiÅŸi için rahatsızlık verici olmaktan çıkıyor ve duygusal olarak daha az etkili hale geliyor.
​
Yani, geçmiÅŸteki deneyimle birlikte oradaki duygu deÄŸiÅŸiyor. Bu da, bugün baÅŸka bir durumda hissedilen benzer bir zorlayıcı duygunun dönüÅŸmesine destek oluyor.
GeçmiÅŸ deneyim ve ona yüklenen anlam deÄŸiÅŸince, varolan duygu deÄŸiÅŸiyor.
O duygu deÄŸiÅŸince, bugün hissedilen duygu, yani ÅŸu anki "tahmin" deÄŸiÅŸiyor.
​
Anlatması güç, deneyimlemesi muhteÅŸem bir süreç. Kendini keÅŸfetme ve anlama yolunda ise harika bir adım...
​


