YETİŞKİNLERLE BİREYSEL TERAPİ
Terapiye başlamak zordur çünkü kelimenin tam anlamıyla sizi kendinizle ve kendinize karşı bir mücadelenin içine sokar. İçinizde bir taraf gerçeği öğrenme veya davranışınızı değiştirme konusunda size baskı yaparken, diğer taraf sizi sürekli durdurmaya çalışır. Durdurmaya çalışan taraf, savunma mekanizmalarınızdır. Bunları bir kalenin surları gibi düşünün. Kalenin surlarını yıkmak zor görünebilir ancak bunu yapmak, önceden sizin için mümkün olmayan yeni olasılıklar ve yaşam şekilleri keşfetmenizi sağlar. Sizi geride tutan psikolojik ve duygusal engellerle çalışabildiğinizde, hayatınızda daha fazla özgürlük ve kontrol hissedersiniz.
Kendiniz hakkında ve hayattan ne istediğiniz konusunda daha net bir anlayışa sahip oldukça, daha fazla seçenek ve seçim şansına sahip olduğunuzu fark edersiniz. Yeni hobiler veya ilgi alanları peşinde koşabilir veya kariyer değişikliği yapabilir veya zararlı bir ilişkiyi sonlandırabilirsiniz.
Sonuç olarak, terapide savunma halinizin üstesinden gelmek, kişisel gelişim ve öz-keşif için güçlü bir araç olabilir. Sizi geride tutan eski kalıplardan ve düşünme şekillerinden kurtulmanıza yardım ederken, daha parlak, daha tatmin edici bir geleceğe adım atmanız konusunda sizi destekler.
Terapinin zor kısmından geçmenizi sağlayan şeye ise biz "terapötik ittifak" deriz ve bu, terapiste ne kadar güvendiğiniz ve ona açılmak konusunda ne kadar güvende hissettiğinizle ilgilidir. Güçlü bir ittifak, size terapistinizle aynı takımda olduğunuz hissini verir. İttifakınız ne kadar güçlü olursa, terapide birlikte üstesinden gelebileceğiniz zorluklar da o kadar büyük olur.
Unutmayın, bireysel terapi sizin "kendi" yolculuğunuza rehber olmak, "kendi" kalenizin surlarını aşabilmek için vardır. Ebeveyninizi, eşinizi, partnerinizi veya çocuğunuzu değiştirmek, onların surlarını yıkmak onlar terapi odasında olmadığı sürece mümkün değildir. Bireysel terapi "sizin" yaşam yolculuğunuzda, yine "sizin" güçlenmenizi, dönüşmenizi ve o kısıtlayıcı kaleden çıkmanızı sağlar.
Ve siz değişip, dönüştükçe etrafınızdakiler de, hayatınız da değişir ve dönüşür...
Terapiye başlamak konusunda endişelenmek normal mi?
Sadece normal değil, bu tam da beklenen bir durum - özellikle ilk kez terapiye gelecekseniz. Aslına bakarsanız hiç endişe hissetmemek, duygularınızı inkar ettiğinizin veya onlardan kaçınmaya yöneldiğinizin göstergesi bile olabilir.
Düşününce, terapistle olan ilişki oldukça garip bir ilişki. Tamamen yabancı birine içinizi dökmeye gidiyorsunuz. O yabancının sizi anlayacağına, empati kuracağına ve terapiye gelmenize neden olan zorlu durumla başa çıkmanıza yardımcı olabileceğine inanıyorsunuz. Öyle ki, o yabancı hakkında çok fazla şey de öğrenemeyeceksiniz - hatta belki de hiçbir şey öğrenemeyeceksiniz.
Oldukça tuhaf bir durum.
Üstelik anlattığınız şeyler güzel şeyler de değil, özellikle sizin için. Sizi üzgün, depresif, öfkeli, korku içinde veya endişeli hissettiren şeyler. Çoğu zaman, kendinize bile itiraf etmekten utanıp sıkıldığınız ve hatta bir başkasına anlatmaktan daha da utandığınız şeyler...
Ama bana sorarsanız esas tuhaf olan, işe yarıyor olması.
Hayatınızın gidişatı hakkında herhangi bir beklentisi olmayan biriyle konuşabilmek öylesine rahatlatıcı ki... Tek istediği hedeflerinize ve mutluluğa ulaşmanız olan biriyle...
Sadece kendine odaklanabilmek ve diğer kişiyle ilgilenmek zorunda olmamaksa harika bir şey.
Mücadelelerinize tanıklık eden, gerçekten size önem veren biriyle birlikte olmak çok güçlendirici.
Biz terapistler, başkalarıyla duygusal olarak bağ ve empati kurma ve acı hakkında sonsuz dinleme yeteneğine sahibiz. Bu tür bir etkileşim ve bağlantı bize de anlam verir. Başkalarına bu şekilde destek olabilmek hayatımıza mana katar.
Yani, terapi konusunda endişelenmek normaldir, evet. Ancak iyi bir terapist sizi rahatlatır, bu yüzden hikayenizi anlatmak zor olsa da, sonunda "anlatmanız" size kendinizi iyi hissettirir ve umutlu olmanızı sağlar - hatta terapi odasından çıktığınızda bir hafiflik bile hissedebilirsiniz...